9 Mayıs 2011 Pazartesi

KALBİMİN TEK SAHİBİ: JEREZ DE LA FRONTERA!





















Jerez'le aramızdaki ilk görüşte aşktı... 9 senedir flamenkoyla iç içe yaşıyorum, onlarca İspanya şehrine gitme fırsatım oldu. Ne Barcelona'nın rengarenk sokakları, ne Madrid'in şahane Tablaoları ne de Sevilla'nın Triana'sı... Jerez bambaşka bir yer. Trene binersiniz en şık kadınlar Jerez'de inerler. Pazar günü sokaklarda bayram havası eser. En güzel yemekler Jerez'de yenir ve en güler yüzlü insanlar da oradadır.Penaların en şahaneleri, dükkanların en puantiyelileri, esnafların en yardımseveri de Jerez'dedir. En mükemmel workshoplar, en muhteşem flamenco festivali de... Festivali ayrıca anlatmak istiyorum ama önce Jerez'e yolu düşenler için hazırladığım küçük rehberciğimi paylaşıyorum.

JEREZ DE LA FRONTERA
Sevilla’ya trenle 1 saat, Cadiz’e ise 15 dakika uzaklıkta en küçük Endülüs şehirlerinden biri. Bir Alcazar (kale) bir catedral ve de birkaç tane meydandan oluşuyor.

Görülecekler:
Teatro Villamarta
Alcazar
Catedral
Centro Andaluz de Flamenco (flamenko kültür merkezi, binası şahane)
Barrio del Santiago (çingene mahallesi)
Zoco de Artesania (hediyelik değişik ürünlerin satıldığı çok tatlı avlusu olan bi yer)
Tio Pepe fabrikası
At gösterileri (biz gitmedik ama çok güzelmiş)

YEME İÇME:
Jerez deyince akla ilk gelen içki Brandy. Özellikle Tio Pepe marka olanı bütün şehri kaplamış durumda.
Gastronomi konusunda bence Jerez mükemmel. Her şey taptaze, çeşit çok bol, lokantalar çok şık ve süper lezzetli.
Benim şehirdeki favorim kesinlikle Bar Juanito.
Bar Restaurante Juanito, Pescadería vieja, 8 y 10
Çok geleneksel bir lokanta. Özellikle Carne de Toro con patatas (patatesli boğa eti) denemenizi öneririm. Onun dışında menüdeki her şey süper! Gerçekten boğulana kadar yiyebilirsiniz. Yemek sonunda da yerbalı içkiden sipariş edin mutlaka.
Café Teatro, Teatro Villamarta’nın hemen yanı
Tapas Bar olarak ben en çok burayı beğeniyorum. Gündüz oturup bira içmek için de çok güzel. Açık havada bütün gün yayılabiliyosun.
Bunlar dışında adını bilmediğim bir sürü tapas bar ve Cerveceria(birahane) var. Zaten beğendiğinize girersiniz. Oralarda Jamonlu bocadillo, tortilla, ve salamura balık çeşitleriyle karnınızı doyurabilirsiniz.
TETERIA
Çok güzel çayhaneler var. Benim en sevdiğim, Centro Andaluz de flamenco’ya sırtınızı verdiğinizde ilerde solda olan. Şahane bir dekorasyonu var 100 çeşit çay var.En güzeli her çeşit içki de var. İşte Endülüs’e hasta olmak için bir sebep daha!
FLAMENCO
Jerez demek flamenko demek. Pek turistik ortamlar yok burada. Sevilla’dan farklı olarak Jerez’de turistik tablao sayısı çok az. Onun yerine Pena (Penya diye okunuyor) diye bir olay var. Her gece şehrin bir yerindeki bir mekanda toplanılıyor ve ailecek çıkıp şarkı söyleyip dans ediyolar ve gerçekten kopuyolar ve dolayısıyla siz de kopuyosunuz. Otele o akşamki oenanın adresini sorarsanız size söyleyeceklerdir zaten.(Penalar gece yarısından sonra başlar sabaha kadar devam eder)
GECE HAYATI
Penalar dışında çok kuvvetli bir gece hayatı yok ama calle Francos diye bir cadde var zaten gündüz gezerken de oralarda takılıcaksınız çoğu zaman.Dar uzun bir cadde, onun üzerinde güzel lokanta ve barlar var. Kafanıza göre takılabilirsiniz. Yolun en sonunda bir 3 yol ağzına geliyosunuz orda solda güzel bi tapas bar var. Gece yorgunluktan öldüğünüzde “hay caldo?” (kaldo)diyosunuz onlar da şahane limonlu tavuklu pataesli veya jamonlu pirinçli çorbamsı bişeyler hazırlıyolar, yeniden doğuyosunuz. Gece çok çılgın bi olay yok ama ne biliyim ben bayılıyorum orda gece çıkmaya da. Barmenler süper kafa oluyolar ve içkiyi dayadıkça dayıyolar. Bi de biraz kromatik bi toplum oldukları için sürekli Whisky cola içiyolar. Ben başta ne bu yaa 80lerde miyiz diyodum sonra bi alıştım. Acaip iyi geliyo insana buz gibiJ
KONAKLAMA
Biz festivalden dolayı Teatro Villamarta’nın hemen yanındaki Hotel Dona Blanca’da kaldık. Çok temiz ve tatlı bir otel. Ama en en merkezde diil.Bir de az önce bahsettiğim Teteria!nın tam karşısında bir otel var. Böyle avlulu mavlulu çok harika. Orayı gözüme kestirdim ama adını bulamadım.

EVEET SİZE ÇOK İYİ TATİLLER DİLİYORUM! benim için de bol bol Cruz Campo için ve de tapas yeyin ve de flamenco izleyin.



Bir sonraki yazım tabi ki Festival de Jerez hakkında olacak:)



10 Aralık 2010 Cuma

AIDA GOMEZ ÇALIŞIRKEN...
















Provaları gösterilerden daha çok severim. Sanatçıyı bir insan olarak izlersiniz. Yüzünde onca makyaj, tepesinde onlarca spot yokken, hata yapma özgürlüğüne sahipken... Aida Gomez geçen yıl İstanbul'dan geçmişti. CRR'de Carmen'i sahneye koymuşlardı. Gösteri güzeldi, kocamın çektiği turuncu fonda prova daha güzel...





9 Aralık 2010 Perşembe

SON TAKINTIM MERCHE ESMERALDA!







Buaralar sadece onu izliyorum, sadece onun gibi dans edebildiğimi hayal ediyorum. Çok az dansçıda bir araya gelebilecek özellikler bir araya gelmiş Merche Esmeralda'da. Teknik, zerafet,duygu ve en önemlisi dans ederken gerçek bir içine dönme ve kopma hali. O hal beni bitiriyo.Mercedes Rodríguez Gamero ,1947 Yılı'nda Sevilla'da doğmuş. Hayat hikayesi gerçek bir başarı öyküsü. Küçük yaşlarda önce aileden sonra mahallenin en yakın flamenko okulundan gelen dans eğitimi, sonra yavaş tavaş Tablaolarda boy gösterme, 16 yaşında solo dans etmeye başlama (bu arada dikkatinizi çekiyorum 4 yaşında dans etmeye başlayıp 16 yaşında ilk defa solist dans etmek...) , 68 yılında Cordoba'da başlayan ve hayat boyu devam eden ödüller, Amerika, Kanada ve Japonya Turneleri, ünlü dansçılarla projeler vee Carlos Saura'nın filmlerinde yer almak...
Her dansçıya nasip olamayacak şahanelikte upuzuuun bir sahne hayatı. Merche Esmeralda hala sahnede "Mujeres" adlı projesine devam ediyor. Sara Baras ve Eva Yerbabuena'dan sonra şimdi de Rocio Molina ve Belen Maya ile devam ediyor proje. Daha önceden tanımadığımız bir flamenko dili kullanılıyor... modern dans, bale ve 3 mükemmel dansçının da kendine has tarzları çok net ortaya koyuluyor. Kostümler çok avangard. Falmenkoda ekose kullanıldığını ilk defa gördüm ve gerçekten bayıldım.
Mujeres'in fikir annesi Merche Esmeralda. Carlos Saura'nın Flamenco filminde ayna karşısında kırmızı karpuz kollu entarisiyle sevillanasın kurallarını yıkan, aynada gözleriyle konuşan Merche Esmeralda....

23 Kasım 2010 Salı

TORERO FASHİONİSTA


Bir moda blogunda rastladım. Boğa burcunu temsilen Dolce Gabbana kıyafetleriyle yapılan bir çekim. Bayıldım!

BİR GÜN HERKES PUANTİYELİ OLACAK:)
























































22 Ekim 2010 Cuma

ESTRELLA İSTANBUL'DA!


Türkiye Estrella Morente'yi Almodovar'ın Volver filminde Penelope Cruz'a sesini veren şarkıcı olarak tanıdı. Bense 2001 yılında çıkan Calle del Aire albümüyle müşerref olmuştum. Sonradan Enrique Morente'nin kızı olduğunu öğrendim. Enrique Morente benim için en heyecan verici flamenko figürlerinden biri. Gerçekten deli olduğunu düşünüyorum. Garip garip introlar, senfonik alt yapılar falan kullanıyo ve çok değişik bir ses rengi var gerçekten, çok nev-i şahsına münhasır bi sanatçı. Estrella Morente,Morente ailesinin yumuşak karnı gibi. Hem müzikal alt yapıları hem de vokali sanki her şeyi doğru ve olması gerektiği gibi yapmaya yönelik. Kıyafetleri, sahnedeki duruşu her hali çok olması gerektiği gibi diyebilirim. Dolayısıyla ortaya şahane bir sound çıkıyor, tertemiz bir ses dinliyosunuz ama ne kadar mükemmel olursa olsun benim için bir La Macanita ya da Nina Pastori gibi değil. Ne kadar harika bir ses diye dinliyorum ama böyle içimden sıcak soğuk sular akmıyor dinlerken.


Bir kere canlı izleme fırsatım oldu Estrella Morente'yi. Ama gerçekten canlı:) çünkü Barselona'daki Palau de la Musica'da konserin başlamasından yaklaşık 20 dakika sonra elektrikler kesildi ve kadıncağız toplam 3 balkonlu devasa salonda çıplak sesiyle toplam 4 şarkı daha söyledi. Bi ara gerçekten morardığını gördüm:) Sonra içeri gitti, biraz dinlendi ve geri geldiğinde hepimize geldiğimiz için teşekkür ederek konserin neredeyse sonuna gelmemize rağmen hepimizin biletlerini iade edeceklerini açıkladı. Bu davranışıyla herkesin gönlünde taht kurdu diyebilirim. Ben tabi iade aldığım parayla hemen gidip Arcangel ve Antonio Canales'e bilet aldım:) Estrella sayesinde, çarşıdan aldım bir tane eve geldim bin tane oldu:)


İşte böyle bereketli, heybetli ve de harika bi karakter kendisi. Granadalı ne de olsa, Habichuelalarla da hısım, bi de kocası Torero. Daha ne olsun...
20 Aralık'ta CRR Konser Salonu'nda.

21 Ekim 2010 Perşembe

SURİ FLAMENCA, OLE SURİ OLE!!!:))


Suri'yi tanımayanlar için kısa bilgi vereceğim. Suri, Tom Cruise ve image making harikası karısı katie Holmes'un kızları. Kendisi, kafayı moda trendlerinde öncü olmakla bozmuş eski Dowson's creek oyuncusu annesi tarafından giydiriliyor. Genellikle çok tuhaf görünüyor zavallıcık. Hatta geçen sene topuklu ayakkabı giyip herkesi şoke etmişti ama sonra o ayakkabılar tüm markaların koleksiyonlarında yer almışlardı... Bu durum bana hem ilginç geliyordu hem de baya rahatsız ediyordu.Bir çocuğun moda trendleri ve tüketime alet edilmesini kınıyordum. Ancak bu sefer Katie Holmes Suri için seçtiği kıyafetle benim bütün ahlaki değerler sistemimi çökertti. Gördüm ve aşık oldum. Fotoğraf Sevilla'da ,Tom Cruise'un film setini ziyaretlerinde çekilmiş. Elbiseye bayıldım, Kızcağızın saçlarına ve ifadesine bayıldım ve utanarak söylüyorum elbiseden ben de istiyorum:)) aahhh flamenco, akan suları durduran...